`İstanbul'u fetheden emir ne güzel bir emirdir, onun askerleri ne güzel askerlerdir.`

`İstanbul'u fetheden emir ne güzel bir emirdir, onun askerleri ne güzel askerlerdir.`
*İstanbul 'un kuşatılmasına ilişkin Hz. Muhammed'in hadislerinden çıkarılan iki inanç vardır. Birincisine göre Hz. Muhammed bir sohbet sırasında çevresindekilere şöyle buyurmuştur:"Bir yanı karaya, iki yanı denize bakan şehirden bahsedildiğini hiç duydunuz mu? Bu şehir İshak'ın 70 000. torunu tarafından zapdolunmadan kıyamet kopmayacaktır. Onlar şehrin tabyalarına yaklaşırken silahlarıyla, mancıklarıyla değil, yalnızca "La İlahe İllallah " ve "Allahü Ekber" sözleriyle harp edeceklerdir.O zaman şehrin denize bakan yanlarından biri yıkılacak, öbürü de sonra düşecektir. Nihayet kara tarafındaki surlar da düşecek ve galipler şehre girecektir."Bir başka seferinde İstanbul'un Müslümanlar tarafından fethedilen yerler arasına gireceğini şöyle bildirmiştir : "Elbette İstanbul fethedilir, orayı fetheden askerin başındaki emir, ne de güzel emirdir ve de bu asker ne de güzel askerdir."*Bu hadisler Arapları oldukça etkilediğinden tam 7 kez İstanbul'u almaya girişmişlerdi.

Tam 7 yıl süren bir kuşatma sırasında da Hz. Eyüp şehit olmuş ve surların altında, sonradan yeri kaybedilen bir yere gömülmüştü. Hacı Bayram Veli'nin takipçilerinden biri olan Şeyh Akşemsettin, kentin Türklerin eline geçeceği saati önceden haber vermişti.Hz. Eyüp de Şeyh Akşemsettin'e rüyasında görünerek, gömülü olduğu yeri bildirmişti. Bu kabrin keşfedilmesi Türkler tarafından keramet sayıldı ve askerlerin gayretini arttırarak, İstanbul'un fethedilmesine yardımcı oldu.*Hacı Bayram Veli ile Sultan II Murat arasında geçen bir konuşmanın şöyle olduğu söylenir :Bir gün otururlarken II Murat, Hacı Bayram Veli'ye " Ya Hazret! Gece gündüz fikrimi işgal eder, şu Konstantiniye'nin fethi bu fakire müyesser ola mı dersiniz ?" diye sormuştu.Hacı Bayram Veli de şöyle cevap vermişti :"Hayır. O Fethi ne sen ne de ben göreceğiz. Şu köse ile şu oğlancığa nasip olsa gerektir."Köse dediği orada bulunan Akşemsettin, oğlancık dediği de henüz pek küçük yaşta bulunan Fatih Sultan Mehmet'ti.*İstanbul kuşatıldığında, askerin başında 77 tane evliya ve ermiş bulunuyordu. Fatih'in yardımlarını rica ettiği bu ermiş şahıslar arasında: Akşemseddin, Sivaslı Kara Şemseddin, Emir Buhari ,Cebe-Ali , Şeyh Zindani, Molla Gürani , Fenari , Molla Pulat , Horoz Dede , Ensari Dede , Aya Dede ve Hatab Dede de bulunuyordu .Orduda ekmekçibaşı görevini yürüten Cebe -Ali, bütün orduya ekmek yetiştirirdi. Bir fırından binlerce kişi için has ekmek çıkarırdı. Onun bu işi nasıl yaptığı bir sır olarak kalmıştı.Kuşatma sırasında ordu tuz darlığı çektiği bir sırada "Ben size tuz bulacağım" diye ortaya atılan genç bir asker, herkesin gözü önünde taş bir havana doldurduğu toprağı döve döve inceltmiş, incelttikçe toprak beyaz bir renk almış tuza dönüşmüştü. Böylece İstanbul ele geçirilene kadar ordunun tuz ihtiyacını bu asker karşılamıştı. Fatih'in bu kerametinden ötürü tuzcubaşı yaptığı Tuz Baba'nın kendi adını taşıyan cami ve türbesi, Beşiktaş sırtlarında yer alır.*Bizanslılar bütün gayretleriyle savaşıyorlardı. Bir taraftan da surların içinde bulunan Vedud Sultan adında bir kişi "İstanbul ele geçirilmesin" diye dua ediyordu. Duası kabul olduğundan fetih giderek güçleşiyordu. Kuşatmadan 10 gün sonra durumu ermişlerle konuşmakta olan Fatih'e Akşemseddin : "Üzülmeyin. İstanbul'u fethedeceğinizi size daha önce bildirmiştim. Fakat surların içinde Şeyh Maksud'un halifelerinden Vedud adında bir kişi vardır. O ölmeyince bu surların düşmesi imkansızdır. Ama 50 günde ölür." diyerek İstanbul'un fethedileceği günü bildirdi. Ancak bu ilahi sırrın saklı kalmasını istedi.*İstanbul kuşatma halindeyken Bizanslılarla ilgili kehanet doğru çıkmıştı. Son Bizans İmparatorluğunun ilk İmparatoru gibi Konstantin adını taşıyacağı söylenmişti ki; Fatih'in karşısında yer alan Bizans İmparatoru Konstantine idi.Ayrıca gökyüzünde dolunay bulunduğu sürece İstanbul'un fethedilemeyeceğine ilişkin bir inanç vardı. Oysa 24 Mayıs 1453 gecesi dolunay olması gerekirken Ay tutulmuş ve gökyüzü bir süre karanlık kalmıştı.*Odak noktası Çemberlitaş olan alandaki çeşitli sütunlar üzerinde bazen isimler de belirtmek suretiyle kentin geleceği ve kaderini açıklayan, hiyeroglif tarzda garip semboller yer alırdı.Evliya Çelebi'nin :"Konstantin orada acayip, garip tılsımlar ve binalar yaptırmıştır." dediği ve günümüzde Sultanahmet Parkı olarak bilinen Hipodrom da heykeller ile doluydu.Bunların arasında duran ve üzerlerinde ünlü Tyanalı Apollonius'un son günlerinin tam öyküsünü yazdırttığı bronz dikili taşlar, özellikle önemli sayılırdı. Apollonius ayrıca Konstantin'in Forumu'nda kente ve İmparatorluğa hükmedecek olan tüm imparatorların adlarını yazdırtmıştı.*İstanbul'un iki kapısına ilişkin iki söylenti vardı. Bir gün Latinlerin yaldızlı kapıdan kente girecekleri söylenirdi. Öteki inanca göre de kentin fatihi, Blahern Sarayı'nın altındaki bir yeraltı çıkışı olan Kerko Porta kapısından geçerek kenti alacaktı.Dolayısıyla Bizanslılar burayı ördürmüşlerdi.Ne ilginçtir ki, Fatih'in kuşatmasından önce, bu yeraltı kapısı tekrar açılmış ve Türkler kente buradan girmişlerdi.*Fatih Sultan Mehmet Manisa'dayken, Fransızlar Akka Kalesi'ni ele geçirmişlerdi. Bunun haberi geldiğinde üzülen Fatih'i teselli eden Akşemsettin: "Ağlama Padişahım, kafirlerin bu Akka Kalesi'nden aldığı ganimet, helvadan ibarettir. İstanbul'u fethettiğinde helva yersin. "diyerek, İstanbul'un fethini önceden haber verir ve arkasından da İstanbul'un fethi ile ilgili hadisleri okur.

Yorumlar