Edebiyat Öğretmenimiz S.Burhanettin Akbaş:" Türk Milletinin olmazsa olmazları vardır"


Edebiyat Öğretmenimiz S.Burhanettin AKBAŞ, İstiklal Marşının kabulünün yıldönümünde yapılan okulumuzdaki törende şu konuşmayı yapmıştır:

Gençlere hep seslenirken şunları söylerim. Bir milletin olmazsa olmazları vardır. Açık söyleyeyim ki bunları hiç kimseyle tartışmam. Nedir bu olmazsa olmazlarımız:
1. Al bayrağım ve İstiklal Marşım
2. Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet var olması ideali
3. Başta sevgili peygamberim olmak üzere dini büyüklerim
4. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türk ulusunun uluları
5. Ses bayrağım Türkçem
Bu maddelere daha birçok şeyi ilave edebiliriz ama ben amaç anlaşılsın diye bu beş maddeyi sıraladım. Sıralamada maddeleri öncelik sırasına göre de dizmedim. Bir Türk genci bilmelidir ki, anayasamızın başlangıcındaki maddeler gibi, bir insanın olmazsa olmazları tartışmaya açık değildir. Eğer böyle bir tartışma yaşanıyorsa, o ortam sizin can evinizden vurulduğunuz bir ortamdır ve müthiş yaralar alıyorsunuz demektir. O ortam, gerçekte sizin ortamınız değildir. O tartışmayı başlatanların amacı sizinle bir tartışma yaşamak değil, sizi ciddi ciddi yaralamaktır. O yüzden biliniz ki, sizin olmazsa olmazlarınıza saldıranlar, sizin gerçek dostlarınız olamazlar. Onlar sizin hukukunuzu çiğnemektedirler. Sizin “Çanakkale geçilmez” der gibi set oluşturduğunuz değerleri yıkmak, ayaklar altına almak istiyorlar demektir.
İstiklal Marşımız da böyledir. Al yıldızlı bayrağımız, Türk ulusunun yıkılmaz bağımsızlık değerlerinin en önemli sembolüdür. Her Türk insanı bayrağını, İstiklal Marşını, “olmazsa olmaz” bütün değerlerini namusu telakki etmektedir. Topla tüfekle namusuna saldıranları bertaraf etmesini bilen bu aziz millet, kitle iletişim araçları kullanılarak ya da el altından bir kısım yollarla yapılan saldırıların da üstesinden gelmesini bilmelidir. Çünkü, kendini açıkça düşman olarak ifşa edenlerin bu yurdun birliğini bütünlüğünü bozamayacağı anlaşıldı; lakin artık yeni metotlarla bu iş yapılmaya başlandı. Artık, sinsi yöntemlerle kaleyi içten fethetmek istiyorlar ve milletimizin öz değerlerine karşı zayıf düşmesinin yolunun tefrika (ayrılık) çıkarmak olduğunu düşünmektedirler. Bütün gayret bunun üzerine kurulmaktadır.
İşte basit ve masum gibi görünen birkaç mantık oyunu:
“Bu İstiklal Marşı çağımızın ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Acaba daha çağdaş, daha modern bir marş olamaz mı?” Çok masum gibi görünen bu görüş, alçakla bir emeli içinde barındırıyor. İstiklal Marşı, TBMM’de 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi. Aziz milletimizin hem o devirdeki hem de şimdiki duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde anlatan bir eserdir. Mısralarda Mehmet Akif Bey’in Türk Milleti adına duyduğu kuvvetli heyecanın derecesini ölçmek kabil değildir. Bırakın tamamını, bu şiirin bir dörtlüğünü, bir beyitini yeniden yazmak ve o duyguları vermek mümkün değildir.
“İstiklal Marşını söylemek çok zor, daha kolay bir marş olamaz mı?” İstiklal Marşının tek bir söyleyişi yoktur. Hızlandırılmış, yavaşlatılmış çeşitlemelerinden biri mutlaka yaş gruplarına uyacaktır. Bunu bir yana bırakalım, söyleyişinin zor olduğunu kabul etsek dahi ne çıkar ki? Hayatta zorluk çektiğimiz tek şey, İstiklal Marşının söyleyişi midir? Biz Türk Gençliği olarak onun zorlu söyleyişine seve seve katlanırız ve asla ondan vazgeçmeyiz.
“İstiklâl Marşının anlaşılması güçtür, şimdiki gençler anlamakta zorlanıyorlar, içinde yabancı kelimeler oldukça fazla…” Masum bir kılıkta gezindirilmeye bu düşünce de temelden sakattır. Şöyle ki: istiklal Marşımızın devrine göre son derece sadedir. Eğer gençlerimiz bugün içinden birkaç kelimeyi bilmiyorlarsa, ana baba olarak, öğretmen olarak o kelimeleri öğretmek bizim boynumuzun borcudur. Ayrıca batı dillerine bir bakınız. Onlar kelimelerini yerli veya yabancı diye ayırmıyorlar. Bizim dil sarayımızdaki kelimelerimiz bizim öz kültürümüzün malıdır. Şehit, ecdat, istiklal, Hakk, şüheda, ezeli, mâbet, namahrem… Bu kelimelerin hangileri yabancıdır. Bunlar, bizim kültürümüzün, bizim değerlerimizin ifade bulduğu kelimelerdir ve asla dil bahçemizden sökülüp atılamazlar.
İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 88. Yıldönümünde bunların aziz milletimizin dikkatine sunmak istedim.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl

Yorumlar

Yorum Gönder